Konu: Sailor Moon ve Mitolojiler Cuma Ekim 24, 2008 5:43 pm
Roma ve Yunan Mitolojisi Dünya Dünya, Yunan yer tanrıçası Gaea - Roma Tanrıçası Terra ile özdeşleştirilmiştir. Dünya ismini Yunan yada Roma mitolojisinden almamış olan tek gezegendir. Adı Eski İngilizce ve Almanca'dan gelir. Endymion Yunan mitolojisinde çok güzel bir insan olarak tanımlanan Endymion bir çobandır. Tanrıça Selene onu görür ve ondan çok etkilenir. Ona büyülü bir uyku verir. Endymion, uykusunda bir ölümsüzdür ama asla uyanmaz. Her gece, Selene onunla birlikte olabilmek için dünyaya gelir. Ama bu durumdaki aşkları onlara acı verir. Hikayenin başka versiyonlarından birinde Selene'nin Endymion'a 50 kız çocuğu verir. Merkür (Hermes/Yunan) Merkür Yunan Mitolojisinde Hermes'e denktir. Hermes daha çok tanrıların hızlı habercisi olarak görünür. Merkür Jüpiter ve Maia'nın oğludur. Arcadia'nın Cylene dağında bir mağarada doğmuştur. Bu nedenle sık olarak Atlantiades ya da Cyleenius adlarıyla anılır. Merkür, aynı zamanda kutsal habercisi ve Yeraltı dünyasının yolunu bilen rehberdir. Merkür aynı zamanda Ticaret ve Alışveriş Yunan Tanrısı rolündedir. Merkür tanrıların en zekisi ve en kurnazı ve hırsızların başı (Apollo'nun sürülerini çalmıştır) olarak tanınır. Hızlıdır ve her türlü işi yapabilir. Mars (Ares/Yunan) Mars, Eski Roma'da fırtına ve özellikle savaştır. Jüpiter ve Juno'nun Thrance'de doğan oğludur. Anne-babası tarafından sevilmez. 'İliad' gibi klasik eserlerde çok nefret verici biri olarak tanımlanır. Homer tarafından kanla lekelenmiş ve ölümsüzlerin laneti olarak tarif edilir. Mars'a, bir kavgayı başlatan ve yaralandıktan sonra kaçıp giden bir korkak gözüyle bakılır. Savaşta çok iyi desteklenir. Kızkardeşi, Eris, yeğeni, Shrife, Phobos, Metus, Demios, Pallor ve Bellona (savaş tanrıçası) savaşlarda ona eşlik etmişlerdir. Savaş tanrısı olarak insanlar arasındaki anlaşmazlıkların, kargaşaların sembolü olmuştur. Diğer tanrılar kadar ona tapınılmaz. Jüpiter (Zeus/Yunan) Jüpiter adalet ve tanrıların yönetim tanrısıdır. O, tartışılmaz bir liderdir. Tüm doğa ve cennet ile ilgili elemanların, yağmur, yıldırım, kuraklık gibi, kaynağıdır. Saturn (Cronus)'un altıncı çocuğudur. Saturn, Titan'ların yöneticisi, bir nasihatçi tarafından çocuklarının birisi tarafından devrileceğinin söylenmesi üzerine ilk beş çocuğunu öldürmüştür. Bundan hoşlanmayan Rhea, Jüpiter doğduğunda onun yerine bir taş koymuş ve bebeği onu Crete'de yetiştirmesi için Gaea'ya (dünyanın annesi) göndermiştir. Jüpiter daha sonra Cronus'u annesinin yardımıyla aldatmış ve yuttuğu kardeşlerini kurtarmıştır. Daha sonra Cronus'un çocukları ona saldırmış ve onu yenmişlerdir. Sailor Jüpiter, Jüpiter'le eşdeğerdir ve onun gibi yıldırımı kullanır. Jüpiter Zamanın Tanrısı Satürn'ün oğludur. Venus (Afrodit/Yunan) Venüs, aşık, güzellik, verimlilik ve tutkunun tanrıçasıdır. Doğumu ile iki hikaye vardır. Birincisi Homer tarafından Zeus ve Dione'den olarak anlatılır. Daha sonraki mitolojiler, onun Cronus'un Uranüs'ün cinsel organını denize atmasından sonra okyanustan yükseldiğini söylerler. Adı 'Köpük' anlamına gelen Yunanca bir kelimeden gelmektedir. Venüs ayrıca Demir ve Metal işleri topal tanrısı Vulcan (Hephaestus) ile evlidir. Vulcan fiziksel olarak en çirkin tanrıdır fakat bu evlilik Zeus tarafından ayarlanmıştır. Vulcan güzel karısını mutlu edebilmek için güzel mücevherler ve mobilyalar yapar. Pluto (Hades/Yunan) Pluto Zeus'un erkek kardeşidir ve Yeraltı Dünyası'nın kralıdır. Yeraltındaki madenler ve hazineler nedeniyle çoğunlukla Zenginliğin Tanrısı olarak da adlandırılır. Pluto kelimesi Latince'de 'zengin' anlamına gelen bir kelimeden gelir. Pluto ayrıca savaşlarda en sert ve yenmesi güç tanrıdır. Bu onun, ölüm yerinden olmasından dolayı kötü kişiliği ile orantılıdır. Şeytani bir tanrı değildir. Sadece insanlar onun yerinin ölüm yeri olmasından dolayı ondan korkmuşlardır. Pluto, bunun yanında ölüm değildir. Ölüm, Thanatos'dır. Pluto daima acımasız, karanlık ve onun alanına girenlere eşlik edeceğini gösteren, elinde bir anahtarla betimlenir. Uranus Uranüs, Cennetin (gökyüzünün) tanrısı ve ilk yöneticidir (Cronus ve Jüpiter tarafından izlenen). Gaea, karısı, Dünya tanrıçasıdır. Uranüs ve Gea, Titanların ailesidir. Onun yönetimi oğlu Cronus tarafından sonlandırılır. Neptün (Poseidon/Yunan) Neptün, Denizlerin yöneticisidir ve sıklıkla dünya tuzu olarak çağırılır. Kardeşleri ile birlikte Titanları yendikten sonra denizin büyük bir kısmını çekmiştir. Neptün, Jüpiter'den sonra en güçlü tanrılardan birisidir. Neptün, titan Oceana'nın torunu Amphitrite ile evlidir. Dünyayı paylaşmaktan pek hoşlanmadığı için Jüpiter'e karşı birçok kez komplo kurmuştur. Bu ortaya çıktığından Jüpiter Neptünü, Troy duvarlarını inşa ettiği dünyaya sürer. Kaos (Chaos) Kaos cehennem çukuru olup evrendeki şaşırtıcı hiçliktir. Kaos'un çocukları Night ve Erebus'tur. O ikisinden Love (sevgi) doğmuştur ve Love, Light (ışık) ve Day (gün)'ü oluşturmuştur. Ve sonunda Cennet ve Dünya şekillenmiştir. Aydaki Tavşan Usagi Tsukino'nun anlamı 'Aydaki Küçük Tavşan'dır. Usagi ve Tsukino gerçek isim ve soyisim olarak Japonya'da kullanılır ve Japon çocuklar için özel anlam taşır. Japonlar dolunaya baktıkları zaman pirinç kekini yiyen bir tavşan görürler. Bir zamanlar, bir maymun, tavşan ve tilki arkadaş olarak birlikte yaşamaktadırlar. Gün boyunca dağda gülüp oynayan üçlü geceleri ormana dönerler. Uzun yıllar bu şekilde devam eder. Cennetin Efendisi bunu duyar ve gerçek olup olmadığını görmek ister. Yaşlı bir avare kılığında onların karşısına çıkar. "Dağlar ve vadiler boyunca yolculuk ettim ve çok yoruldum. Bana yiyecek bir şey verebilir misiniz" der ve dinlenmek için yere oturur. Maymun gider ve fındık toplar, tilki nehirdeki balık oltasından birini getirip önerir. Tavşan orada oraya koşturur ama hiçbir şey bulamaz. Maymun ve tilki onunla dalga geçerler; "İşe yaramazın birisin" Tavşan çok üzülmüştür. Maymundan odun getirmesini tilkiden de ateş yakmasını ister. Daha sonra Cennetin Efendisine "Lütfen beni ye" deyip kendisini ateşe atar. Onun intiharından kalbinden yaralanan hacı "herkes övgüyü hak eder; yenen ya da yenilen yoktur. Ama küçük tavşan aşık istisnai ispatını yaptı" der ve tavşanı eski haline getirerek onun vücudunu aydaki saraya gömülmek üzere cennete götürür. Usagi Tsukino adı Sailor Moon için uygun bir addır. Yeniden doğan Ay Prensesi her defasında arkadaşları, aşk ve sevgi için, dünyayı korumak için kendi hayatını feda etmiştir. Ay Prensesi Kaguya (Kaguya Hime, the Moon Princess) Sailor Moon S Movie'de Kakeru Ay Prensesi Kaguya ile karşılaşmak istemektedir. Prenses Kaguya'nın hikayesi çok ünlü bir Japon peri masalıdır. Bir zamanlar çok eski Japonya'da bir yaşlı bambu kesicisi ve karısı bir dağın eteklerinde yaşamaktadırlar. Hiç çocukları olmamıştır ama bir gün yaşlı adam gizemli beyaz ışık yayan bir bambu ağacını keser ve içinden minicik bir bebek çıkar. Yaşlı adam ve karısı çok sevinirler ve tanrıya teşekkür ederler. Bebeğe Prenses Kaguya adını verirler. Kaguya büyüdüğünde dağ köyünün en güzel kızıdır. Onunla evlenmek isteyen bir sürü adam vardır. Hepsi bambu kesicisinin evine giderek onu görmek isterler. Babası Kaguya'dan dışarıda onunla evlenmek isteyen adamlardan birini seçmesini ister. Kaguya üvey babasına bir gün aya geri dönmek zorunda olduğunu ama eğer o istiyorsa evleneceğini söyler. Taliplerinden dışarıda en uzun bekleyenleri bekler. Sadece beş tane kalmıştır. Onları tek tek eve davet eder ve onlardan bir iş ister. İşi yapmayı başaran kişiyle evlenecektir. İlk kişi Ishi Zukuri'dir. Zukuri onunla evlenmek için herşeyi yapacağını söyler. Kaguya ondan Buda'nın Tasını bulmasını ister. Zukuri dağları vadileri aşıp insanlara Buda'nın Kasesini sorar ama hiç kimse ona vermeyecektir. Sonunda vazgeçer ve ayrılır. Gururu nedeniyle Kaguya'ya asla dönmez. Bir sonraki talip, Kuro Mochi'dir. Görevi kutsal ağacın altın dalını bulmaktır. Mücevherin alınmak üzere hazır asılı durduğu söylenmektedir. Kuro yolculuğuna çıkar ama asla geri dönmez çünkü gizli ağacın altın dalı sadece bir mitolojidir. Otomo, bir ejderin alnında olan Ejderhanın Mücevherini getirmek zorundadır. Mücevheri almanın tek yolu ejderhayı öldürmektir. Otomo iyi bir savaşçıdır ama ejderhayı öldürdüğünde ejderha onun üzerine düşerek altında ezilmesine neden olur. Abenomiyushi, Ünlü Ateş Faresinin Gizini getirmekle yükümlüdür ama fare onu atlatır ve Abenomiyushi utanç içinde gider. Sonuncusu Iso no Kami Nomarotari'dir. Kolay Doğum Büyüsünü bulmak zorundadır. Onu bulmak için bir dağa tırmanır ama bir gün bir uçurumdan aşağı düşer. Bir gece yaşlı bambu kesicisi ve karısı kızlarını sisli aya bakarak ağlarken bulurlar. Ağlayan prenses "Oh baba, benim sıradan bir çocuk olmadığımı hep biliyordunuz. Sen beni bulmadan önce ben ayda yaşıyordum. Yapmamam gereken bir şey yaptım Beni ceza olarak dünyaya ve size ödül olarak gönderdiler. Ama aya dönme zamanım geldi". Ağustos ayının 15. gecesidir. Yaşlı adam tek kızını kaybetmek istemez ve o gün geldiğinde bir çok samuray, Prensesin aya dönesini engellemek için yay ve oklarıyla evin çevresinde hazır beklerler. Gökyüzü sanki gündüzmüş gibi aydınlanır ve parlaklık eve doğru ilerler. Bu dünya dışı ışıkla sarılan samuraylar donarlar. Ay prensesi ailesine onu sevgi ve saygıyla yetiştirdikleri için teşekkür eder ve aya döner.
Japon Mitolojisi Üç tılsım, Japon mitolojisinin bir parçası Kutsal Kupa'nın oluşumu için gerekli olan kılıç, mücevher ve aynadır. Bir gün, Fırtına Tanrısı, Susano-o, kızkardeşi Güneş Tanrıçası Amaterasu'yu korkutur. Amaterasu bir mağaraya kaçarak girişi kapatır. Diğer tanrılar, kuşların şarkı söylediği, güzel mücevherlerle ve bir aynayla mağaranın dışında eğlence yaparlar. Gülüşleri duyan Amaterasu ne olduğunu merak eder ve girişi açar. Tanrılar tarafından dışarı çıkarılır. Susano-o, Yomi'ye sürülür. Yedi kafalı bir dev yılanla dövüşür. Dev yılanın kafalarından birini kestiğinde olağanüstü bir kılıç bulur. Bu kılıcı, onu hak etmediğini düşünerek Amaterasu'ya verir. Kılıç Ama-no-Murakumo-no-tsurugi (Cennetlerin Bulutlarını Toplayan Kılıç) olarak bilinir. Daha sonra Amaterasu, torunu Nigi-no-Mikoto'yu Japon adalarının güvenliğini sağlaması için gönderir. Ona Gizli Ayna'yı, Kılıcı ve mücevherleri verir. Japon İmparatorluk Tören Eşyası olan bu objeler 12.Yüzyılda kaybolmuşlardır. Sailormon S serilerinde Uranüs, Neptün ve düşmanları Death Busters'lar üç tılsımın peşindedirler. Efsaneye göre üç tılsım bir araya geldiğinde Kutsal Kupa oluşacaktır. Kılıç 'Space Sword' , SailorUranüs'ün kalp kristalinde bulunur. Uranüs, tılsımın kullanıcısı ve sahibidir. Bir diğer tılsım, ayna Sailor Neptün tarafından kullanılan Aqua Mirror'dır. Bu güç Neptün'ün görünenlerin arkasındaki gerçekleri gösterir. Aynı zamanda bir düşmanın gelişini de haber verir. Üçüncü tılsım Sailor Pluto'nun 'Time Key' (Zaman Anahtarı) dir. Bu üç tılsımın bulunmasıyla Mesih uyandırılacaktır.
Konu: Geri: Sailor Moon ve Mitolojiler Cuma Ekim 24, 2008 5:43 pm
Kutsal Kase (The Holy Grail)
Sailor Moon S bölümünde senshiler Kutsal Kupayı (Holy Grail) bulmaya çalışırlar. Bu eşya Hrıstiyan Efsanesinin bir parçasıdır. Kupa'nın Hz.İsa'nın son akşam yemeğinde kullandığı kase olduğu söylenir. Arimathea'nın Joseph'i adlı bir adam İsa'nın çarmıha gerilmesinden sonra Hz.İsa'nın kanını toplamak için onu alır. Daha sonra, Kupa şimdiki Büyük Britanya olan yere götürülür. Joseph'in ailesinde nesilden nesle gizli olarak geçer. Kupanın bulunması Kral Arthur'un şövalyeleri için büyük bir araştırma konusu olmuştur. Kupanın gizli bir kalede Balıkçı Kral (Fisher King) adlı bir kişinin korumasında tutulduğu söylenir. Bu kral iyileşmeyen bir yaradan acı çekmektedir. Ancak eğer birisi bu aramayı sona erdirdiğinde iyileşecektir. Sailor Moon S'de 'Üç tılsım' biraraya geldiğinde çok güçlü bir obje olan 'Kutsal Kupa' ortaya çıkar. Sailor Moon bunu Süper Sailor Moon'a dönüşmek için kullanır. Kar Kraliçesi (The Snow Queen) Kar Kraliçesi yedi hikayeden oluşmaktadır. (Hans Christian Andersen) Çok eski zamanlardan birinde kötü bir ruh vardı ve ruhların gerçekten en zararlısıydı. Mutlu bir gününde, Kaba ve kötü şeyleri iyi ve güzel yansıtan bir ayna yaptı. Ama çok kötü ve hiçbir işe yaramaz şey daha kötü ve daha çirkin göründü. Onun okuluna giden diğer ruhlar gökyüzünde uçabileceklerini düşündüler. Aynanla birlikte daha yükseğe uçtular. Yıldızlara gittikçe yaklaştılar ve ayna daha fazla parlamaya başladı ve ellerinden dünyaya düşerek milyonlarca parçaya ayrıldı. Ve eskisine göre daha çok kötüleşti. Bazı parçalar kum tanesi büyüklüğündeydi ve büyük dünyaya dağıldılar. İnsanların gözlerine kaçtıklarında orada kaldılar. İnsanlar herşeyi kötü gördüler. En azından kötü gören bir gözleri oldu. Aynanın en küçük parçası bile tüm aynanın gücünü taşıyordu. Hatta bazı insanlar kalplerinde kıymıklara sahip oldular ve bir titremeyle kalpleri buza döndü. Hikaye, Kay adında bir çocuktan ve onun kız kardeşi Gerda'dan bahseder. İki kardeş birbirine çok yakındır ama bir gün Kay'ın gözüne ve kalbine ayna parçaları saplanır. Ve kalbi buza dönüşür. Artık güzel olan herşey ona çirkin ve kötü, kötü olan herşey iyi görünmektedir. Bir gün kızağını beyaz büyük bir kızağa bağlayarak onunla çok uzaklara gider. Beyaz kızakta Kar Kraliçesi olan uzun bir kadın vardır. Kay'ı çağırıp onunla birlikte yol almasını ister ve alnından öper. Öpücüğü buzdan daha soğuktur ve bu soğukluk zaten buzlaşmış olan kalbine iner. Kendisini ölecekmiş gibi hisseder. Ama birkaç dakika içinde bu duygu ona hoş gelir ve çevresindeki soğuk havayı hissetmez. Kar Kraliçesi Kay'i bir kez daha öper ve Kay Gerda'yı, büyükannesini ve arkasında bıraktığı evini unutur. Kar Kraliçesi Kay'i alır ve onlar ormanlar, göller, denizler ve pek çok yeri sihirli kızağın üzerinde aşarlar. Gerda kardeşine ne olduğunu bilmemektedir. Onun öldüğünü düşünüp sürekli ağlamaktadır. Bir bota biner ve nehre ayakkabısını atar (bu Kay'ı geri vermesi için bir hediyedir). Nehir botu çiçeklerle dolu bir bahçeye sürükler. Orada küçük bir kulübede yaşlı bir kadın yaşamaktadır. Kadın Gerda'yı davet eder. Gerda'nın saçını tarar ve büyü kullanarak Gerda'nın Kay'ı unutmasını sağlar. Bahçedeki tüm gülleri de Gerda'ya kardeşini hatırlatmaması için yok eder. Gerda bir süre yaşlı kadınla kalır ama bir gün bir kadının başında bir gül görür ve bahçede olmayan çiçeğin hangisi olduğunu farkeder. Kay'i anımsar ve çiçeklere onun nerede olduğunu sorar. Çiçekler onunla konuşurlar ama hiçbirisi de Kay'ın nerede olduğunu bilmemektedir. Bu nedenle Gerda Kay'ı aramak için bahçeyi terkeder. Gerda için bu pek çok insanla ve yaratıkla karşılaştığı uzun bir yolculuk olur. Konuşan bir kuzguna, prense, prensese, küçük hırsız bir kız, Finlandiyalı kadına, Lapland'lı bir kadına, rengeyiğine rastlar ve sonunda Kar Kraliçesinin sarayına ulaşır. Gerda onu bulduğunda Kay sarayda yalnızdır. Gerda, ona koşar ve onu sımsıkı kucaklar. Ama kardeşi ona cevap vermez. Sessiz ve soğuktur. Gerda ağlar ve gözyaşları Kay'ın göğsünü ıslatır. Kalbindeki buzu kırar ve ayna kırıntısının çıkmasını sağlar. Gerda bir ilahi söyler ve Kay ağlar. O kadar çok ağlar ki gözündeki ayna parçasını çıkar ve Kay Gerda'yı tanır. İkisi birlikte sarayı terkederler ve evlerine dönerler. Zaman geçtikçe sanki bir rüyaymış gibi Kar Kraliçesini unuturlar. Sailor Moon Anime Sailor Stars 1.Bölümde bu konu işlenir.